1828 ilkbaharında İzmir’den Bergama’ya bir yolculuk yapan İngiliz Seyyah Charles Mc Farlane bu geziyi İzmir Voyvodası Hacı Hüseyin Ağa’nın izni ve yardımı ile gerçekleştirir. Seyyah ilk olarak vardığı Menemen iskelesinin manzarasını beğenmediği, kerpiçten yapılmış bir ahırdan başka binanın olmadığını belirtmektedir.
Menemen’e kadar süren iki saatlik yolculukta da tek bir ev ile iki Müslüman mezarlığına rastlar. Seyyaha göre, Menemen dağınık evleriyle bir köye benzemektedir. Evlerin çoğu boştur. Camilerden birkaçı metruk kalmış, Rum kilisesi harabe halindedir.
Seyyah, harabiyetin birkaç yıl önce meydana gelen Yunan ayaklanmasından ve hükümet mezaliminden ileri geldiğini düşünmektedir. Oysa daha önce buradan geçmiş gezginler Menemen’i çok nüfuslu, zengin, bayındır ve oldukça şirin bir kasaba olarak yazmışlardır. İngiliz seyyah daha fazla ayrıntıya girmeden Menemen’den Gediz nehrine geldiğini, nehirden üç köşeli bir kayıkla karşı tarafa geçtiğini, 8 saat sonra da Güzelhisar’a vardığını anlatır.
2 yıl sonra 2 Temmuz 1830’da bu kez başka bir İngiliz seyyah F.V.J. Arundell Bergama ve Ayvalık’a gitmek üzere Menemen’den geçer. Menemen’e gelmeden önce ilk molasını Karşıyaka’da bir kahvehane’de verir. Ancak o sırada sahilleri çekirge sürülerinin kapladığına şahit olur. Yola çıktıktan 3 saat sonra Chili (Çiğli)’ye vardığında şiddetli bir yaz yağmuru başlar. Sırıksıklam halde Menemen’e vardıklarında ise yanında bulunan kılavuzu Ermeni bir arkadaşının evinde kalması için ısrar eder. Aslında onun amacı Kervansaray’da kalmaktır. Ancak daha rahat edeceğini düşünerek Tackvore adındaki Ermeni’nin evinde kalmaya karar verir. Ancak gece boyu gelen davetsiz misafirlerden çok şikayet eder. Geldiğine bin pişman olduğunu yazar.
Seyyah Arundell, Menemen’den “Menimen” olarak bahsederken, çevredeki dağlardan, nehirden ve güzel manzarasından hoşnut kaldığını belirterek, fazla da ayrıntıya girmeden Gediz Nehri’nden geçerek Bergama’ya gider.
ilk sizin
haberiniz olsun!